Перевод: со всех языков на все языки

со всех языков на все языки

mâni olmak

  • 1 mani olmak

    комачавлау

    Türkçe-Tatarca sözlük > mani olmak

  • 2 mâni olmak

    to prevent, to hinder, to obstruct, to stop, to balk

    İngilizce Sözlük Türkçe > mâni olmak

  • 3 ekmeğine mani olmak

    to take the bread out of sb's mouth

    İngilizce Sözlük Türkçe > ekmeğine mani olmak

  • 4 mâni

    mâni <- i o -yi> [ma:ni:] s
    engel Hindernis nt
    bir şeye \mâni olmak etw verhindern
    birinin bir şey(i) yapmasına \mâni olmak jdn daran hindern, etw zu tun, jdn davon abhalten, etw zu tun

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > mâni

  • 5 mâni

    mâni [mɑːniː] <-ii oder -iyi> Hindernis n;
    -e mâni olmak verhindern A; jemanden (daran) hindern; jemanden abhalten (von D);
    bir mâni olmazsa wenn nichts dazwischenkommt

    Türkçe-Almanca sözlük > mâni

  • 6 mani

    arapça معنى engel. mani olmak engel olmak.

    Osmanlı Türkçesi Sözlüğü > mani

  • 7 mâni

    I = -i, = -yi
    1) препя́тствие, поме́ха

    mânileri aşmak — преодолева́ть препя́тствия

    2) загражде́ние, прегра́да

    mâni hattıвоен. ли́ния загражде́ния

    mâni olmak — препя́тствовать, меша́ть; служи́ть препя́тствием

    II

    Türkçe-rusça sözlük > mâni

  • 8 mâni

    ",-ii/-yi 1. preventing; hindering. 2. obstacle, something which prevents; hindrance. - olmak /a/ to prevent; to hinder. "

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > mâni

  • 9 bar

    n. demir çubuk, parmaklık; avukatlar, avukatlık; sürgü, bariyer, engel; kalıp; ışın, bar, meyhane, baro; yargı, levrek, çizgi
    ————————
    prep. hariç, den başka, saymazsak
    ————————
    v. sürgülemek, hapsetmek, parmaklıkla çevirmek, parmaklık takmak; önünü kesmek, engellemek, menetmek, yasaklamak; katmamak, saymamak, hoşlanmamak; çizgi yapmak
    * * *
    1. bar 2. çubuk
    * * *
    1. noun
    1) (a rod or oblong piece (especially of a solid substance): a gold bar; a bar of chocolate; iron bars on the windows.) çubuk
    2) (a broad line or band: The blue material had bars of red running through it.) şerit
    3) (a bolt: a bar on the door.) kol demiri
    4) (a counter at which or across which articles of a particular kind are sold: a snack bar; Your whisky is on the bar.) tezgâh
    5) (a public house.) bar
    6) (a measured division in music: Sing the first ten bars.) ölçü çizgisi
    7) (something which prevents (something): His carelessness is a bar to his promotion.) engel, mani
    8) (the rail at which the prisoner stands in court: The prisoner at the bar collapsed when he was sentenced to ten years' imprisonment.) sanık kürsüsü
    2. verb
    1) (to fasten with a bar: Bar the door.) sürgülemek, demirlemek
    2) (to prevent from entering: He's been barred from the club.) engel olmak, mani olmak
    3) (to prevent (from doing something): My lack of money bars me from going on holiday.) yasaklamak, izin vermemek
    3. preposition
    (except: All bar one of the family had measles.)...-den başka, hariç
    - bar code

    English-Turkish dictionary > bar

  • 10 мешать

    engel olmak
    * * *
    I несов.; сов. - помеша́ть
    engel / mani olmak; engellemek; rahatsız etmek ( беспокоить)

    кто тебе́ меша́л сказа́ть об э́том? — bunu söylemekten seni kim alıkoymuş?

    ••

    тебе́ не меша́ет / не меша́ло бы оста́ться — kalsan iyi olur

    II несов.; сов. - помеша́ть
    karıştırmak; savurmak (что-л. кипящее)

    Русско-турецкий словарь > мешать

  • 11 გაბრკოლება

    f.
    engellemek, mani olmak
    i.
    mani olma, engelleme

    Georgian-Turkish dictionary > გაბრკოლება

  • 12 stop

    durmak; durdurmak; önlemek, engellemek, durdurmak, mâni olmak, alikoymak; durmak, kesilmek, bitmek; kalmak, durmak; tikamak; durdurma; durma, durus; durak; engel, mâni; nokta; kapanti, kapantili ünsüz, patlamali ünsüz

    English to Turkish dictionary > stop

  • 13 kısmet

    ",-ti 1. destiny, fortune, kismet. 2. chance of marriage (for a woman). K-. Perhaps./If fortune wills it. -i açık 1. favored by fortune, lucky. 2. (girl) who has many suitors. -i açılmak 1. to have a lucky break and begin to make money. 2. (for a girl) to receive a marriage proposal. -i ayağına (kadar) gelmek for fortune to come knocking at one´s door; to have an unexpected stroke of luck. -ini ayağıyla tepmek to ignore a chance that comes one´s way. -ini bağlamak /ın/ to use sorcery to prevent (a girl´s) marrying. -i bağlanmak (for a girl) not to receive proposals of marriage. -i çıkmak (for a girl) to receive a marriage proposal. - kapısı the source of one´s livelihood. -i kıt short on luck or success. -ine mâni olmak /ın/ to prevent (someone) from marrying or making money. -inde ne varsa kaşığında o çıkar. proverb No matter how hard a person tries he will get only what he is destined to have. - olmak 1. to be possible, be in the cards. 2. /a/ to be allotted (someone) by fate."

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > kısmet

  • 14 мешаться

    I
    1) ( быть помехой) mani olmak
    2) ( вмешиваться) karışmak
    II
    (соединяться, путаться) (bir-birine) karışmak

    Русско-турецкий словарь > мешаться

  • 15 restrain

    v. alıkoymak, engellemek, tutmak, baskı altında tutmak, bastırmak, frenlemek, dizginlemek, hapsetmek, sınırlamak, kısıtlamak
    * * *
    tut
    * * *
    [rə'strein]
    (to prevent from doing something; to control: He was so angry he could hardly restrain himself; He had to be restrained from hitting the man; He restrained his anger with difficulty.) engellemek, mâni olmak

    English-Turkish dictionary > restrain

  • 16 комачаулау

    engellemek, kösteklemek, mani olmak

    Татарча-Төрекчә сүзлек > комачаулау

  • 17 შეგგომა

    f.
    1. durmak, mani olmak
    2. üzerine almak, yüklenmek

    Georgian-Turkish dictionary > შეგგომა

  • 18 შეფერხება

    f.
    engellemek, mani olmak, durdurmak
    i.
    engel olma

    Georgian-Turkish dictionary > შეფერხება

  • 19 ხელის შეშლა

    f.
    mani olmak, engel çıkarmak

    Georgian-Turkish dictionary > ხელის შეშლა

См. также в других словарях:

  • mâni olmak — önüne geçmek, engellemek, önlemek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kısmetine mâni olmak — kazancına veya evlenmesine engel olmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • mâni — 1. is., Ar. māniˁ Bir şeyin yapılmasını önleyen şey, engel Kaç zamandır beynimi, kanımı ateşlendiren bu idealimin lezzetini tatmak için her mâniyi çiğneyeceğim. H. R. Gürpınar Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller mâni olmak 2. is., ed. Genellikle… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • mani — (A.) [ ﯽﻨﻌﻡ ] engel. ♦ mani olmak engel olmak …   Osmanli Türkçesİ sözlüğü

  • baş başa olmak — birlikte bulunmak, beraber yaşamak Keyfimizce yaşamamıza mâni olur, baş başa olmamızı tercih ederim. R. H. Karay …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • terkilmek — mani olmak, yasak etmek, resmi selamlik ve görünüş tâtil günü …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ADL — Mâni olmak. Men etmek …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • CİLVEZET — Mâni olmak. Men etmek …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • alıkoymak — i 1) Bir süre için bir yerde tutmak Arkadaşım beni yemeğe alıkoydu. 2) den Birini, yapmakta olduğu veya yapmak istediği işten geri tutmak Selim Bey, babamı yemeğinden alıkoyarak mütemadiyen Girit ten bahsediyordu. R. N. Güntekin 3) Ayırıp… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kısmet — is., Ar. ḳismet 1) Tanrı nın her kişiye uygun gördüğü yaşama durumu, nasip 2) Evlenme talihi Aslında kendi de şimdiye kadar bütün kısmetleri tepti. H. E. Adıvar 3) Olayların kötü sonuçlarını tevekkülle karşılama durumu 4) Talih, kader, şans 5)… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • HAFV — Men etmek, mâni olmak, engel olmak …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»